Kanın Bileşimi ve Plazma Proteinleri I
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
1 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
İçerisinde hücresel yapı taşları olan lökositler, eritrositler
ve trombositlerin asılı halde bulunduğu, plazma olarak
bilinen proteinden zengin bir sıvıdan ibarettir.
• Gazlar, tuzlar, elektrolitler, vitaminler, hormonlar,
proteinler, karbonhidratlar ve yağların oluşturduğu karışık
bir çözeltide (plazma) süspansiyon halinde bulunan
eritrositler, lökositler, plateletlerden meydana gelir.
• Plazma; serum ve plazma proteinlerinden oluşur, hücre
içermez. Suda çözünmüş çok sayıda organik ve inorganik
maddelerden meydana gelir. |
Kan hücreleri ve plazma bileşenleri ile ilgili gerekli bilgileri ve mekanizmalarını örneklendirmek, Kanın yapısını ve genel fizyolojik fonksiyonlarının,
Kanın yapısında yer alan komponentlerin fizyolojik fonksiyonlarının,
Kanamanın durması aşamalarında yer alan fizyolojik mekanizmaların,
Kan grupları ve bunlarla ilgili transfüzyon ve transplantasyon reaksiyonlarının
fizyolojik temellerinin kavranması. |
Kanın Bileşimi ve Plazma Proteinleri II
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
2 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
İçerisinde hücresel yapı taşları olan lökositler, eritrositler
ve trombositlerin asılı halde bulunduğu, plazma olarak
bilinen proteinden zengin bir sıvıdan ibarettir.
• Gazlar, tuzlar, elektrolitler, vitaminler, hormonlar,
proteinler, karbonhidratlar ve yağların oluşturduğu karışık
bir çözeltide (plazma) süspansiyon halinde bulunan
eritrositler, lökositler, plateletlerden meydana gelir.
• Plazma; serum ve plazma proteinlerinden oluşur, hücre
içermez. Suda çözünmüş çok sayıda organik ve inorganik
maddelerden meydana gelir. |
Kan hücreleri ve plazma bileşenleri ile ilgili gerekli bilgileri ve mekanizmalarını örneklendirmek, Kanın yapısını ve genel fizyolojik fonksiyonlarının,
Kanın yapısında yer alan komponentlerin fizyolojik fonksiyonlarının,
Kanamanın durması aşamalarında yer alan fizyolojik mekanizmaların,
Kan grupları ve bunlarla ilgili transfüzyon ve transplantasyon reaksiyonlarının
fizyolojik temellerinin kavranması. |
Eritrositler ve Eritropoez
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
3 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
Eritropoiesis ifadesi, alyuvar yapımının başlangıç hücrelerinden gelişimini tamamlamış alyuvarlara kadar geçen tüm gelişim ve başkalaşım süreçlerini kapsar. Eritrosit membranının temel iskelet proteini--- esas elastik elemanı--- spektrin
Eritrosit iskeleti statik bir yapı değildir--- eritrositin dolaşımda karşılaştığı çeşitli fizyolojik faktörler ve kimyasal uyaranlara cvp vererek sürekli yeniden düzenlenen bir yapı... |
Eritrositlerin yapısını ve fizyolojik fonksiyonlarını, oluşum yerlerini ve süreçlerini kavramak. |
Hemoglobin işlevleri
|
1 |
Preklinik (Teorik) |
4 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
Alyuvarların fonksiyonel olarak olgun haline gelebilmesi için hemoglobin sentezinin de yeterli olması ve alyuvarların normal düzeyde hemoglobin içermeleri gerekmektedir. |
Alyuvarların fonksiyonel olarak olgun haline gelebilmesi için hemoglobin sentezinin de yeterli olması ve alyuvarların normal düzeyde hemoglobin içermelerinin gerekliliği ve Fe metabolizmasıyla beraber yapım ve yıkımını kavrar. |
Demir metabolizması
|
1 |
Preklinik (Teorik) |
5 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
Demir alyuvarlardaki hemoglobin ve kas hücrelerindeki myoglobin yapısında yer alan ve oksijen taşınması için çok önemli olan bir elementtir. Demir oksijen taşımak için bulunduğu bu moleküllerin dışında sitokrom, sitokrom oksidaz, preoksidaz, katalaz vb. bazı maddelerin de yapısında da yer alır. |
Alyuvarların fonksiyonel olarak olgun haline gelebilmesi için hemoglobin sentezinin de yeterli olması ve alyuvarların normal düzeyde hemoglobin içermelerinin gerekliliği ve Fe metabolizmasıyla beraber yapım ve yıkımını kavrar. |
Kan Fizyopatolojisi
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
6 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
Sık ve fazla miktarda kanamalar olması, kanamanın durmasının gecikmesi veya pıhtılaşma sürecinin uzaması gibi durumlar, pıhtılaşmada etkili olan faktörlerden biri veya birkaçının eksikliğinden ya da yeterli fonksiyon görememesinde kaynaklanabilir. Bu şekilde pıhtılaşma faktörlerinden eksikliği ya da fonksiyon bozukluğu ile oluşan fizyopatolojilerin başlıcaları... |
Hemostaz mekanizmaları, pıhtılaşma faktörleri, intrensek-ekstrensek yolaklar, kanla ilgili patolojik durumların kavranması. |
Trombosit İşlevleri
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
7 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
Trombositler miyeloid dokudan gelişirler. Myeloid dokuda, miyeloid stem cell, progenitör hücreye dönüştükten sonra megakaryoblastları oluşturur. Megakaryoblastlardan da megakaryositler oluşur. Oldukça büyük hacimli olan bu son hücre binlerce parçaya ayrılır. Megakaryositler ayrılan bu parçalar trombositlerdir. Oluşan trombositler kan dolaşımına geçerler. |
Trombositlerin genel özellikleri, fizyolojik fonksiyonları, kanamanın durdurulması/kan pıhtılaşması kavranması. |
Hemostaz ve Pıhtılaşma Mekanizmaları
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
8 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
Herhangi bir vücut bölümünde kanama olması haline organizmada kanamayı
durdurmaya yönelik bazı fizyolojik mekanizmalar hemen harekete geçerler. Bu fizyolojik
mekanizmaların faaliyetleri sonucu kanamanın durdurulmasına hemostaz denilir. Kanın
damar dışına çıkmasını engellemeye yönelik hemostaz mekanizmaları 4 grupta toplanır: Damar Daralması (Damar Spazmı - Vazokonstriksiyon), Trombosit Tıkaç Oluşumu, Kan Pıhtısı Oluşumu-Koagülasyonu, Doku Onarımı (Fibröz Doku Oluşumu) ve Pıhtının Eritilmesi |
Hemostaz tanımı, Pıhtılaşma faktörleri, Pıhtılaşma mekanizmaları, İntrensek ve Ekstrensek yolakların kavranması. |
Lökositler ve Alt Grupları
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
9 |
Dr. Öğr. Üy. Faik Özdengül |
Vücudumuz farklı enfeksiyöz ve toksik ajanlarla savaşmak için özel bir sisteme sahiptir. Bu sistem kandaki lökositler ve lökositlerden kaynaklanan doku hücrelerinden oluşmuştur. Bu hücreler bir arada çalışarak,yayılımcı bakteri ve virüsleri fagositoz ile harap ederek ve yayılımcıyı hasarlayan ya da etkisizleştiren antikorlar ve duyarlı lenfositler oluşturarak hastalıkları önlerler |
Lökositler ve alt guruplarının vücudun genel savunması içindeki yapı ve fonksiyonlarını kavrar |
Monosit - Makrofaj Sistemi
|
1 |
Preklinik (Teorik) |
10 |
Dr. Öğr. Üy. Faik Özdengül |
Bakteri virüs ve diğer hasar verici etkenlere asıl saldıran ve tahrip edenler nötrofil ve doku makrofajlarıdır. Makrofajlar yaşamlarına dolaşımda olgunlaşmamış monositler olarak başlar ancak dokulara geçtikten sonra şişmeye başlayıp beş altı kat büyürler ve ondan sonra makrofaj olarak adlandırılır. Dokuya geçtikten sonra hastalık etkenleri ile savaşma yetenekleri çok fazladır. |
Monosit ve makrofajlar ile ilgili işleyişi kavrar. |
İnflamasyon
|
1 |
Preklinik (Teorik) |
11 |
Dr. Öğr. Üy. Faik Özdengül |
Bakteri virüs ve diğer hasar verici etkenlere asıl saldıran ve tahrip edenler nötrofil ve doku makrofajlarıdır. Makrofajlar yaşamlarına dolaşımda olgunlaşmamış monositler olarak başlar ancak dokulara geçtikten sonra şişmeye başlayıp beş altı kat büyürler ve ondan sonra makrofaj olarak adlandırılır. Dokuya geçtikten sonra hastalık etkenleri ile savaşma yetenekleri çok fazladır. |
İnflamasyonun oluşumu ile ilgili işleyişi kavrar. |
İmmün Sistem Fizyolojisi
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
12 |
Dr. Öğr. Üy. Faik Özdengül |
İmmün sistemin en önemli işlevi patojen olarak adlandırılan hastalık oluşturma yeteneğine sahip organizmaların tanınıp yok edilmesidir. Hem enfeksiyonlara karşı koruma sağlar hem de mikrobik olmayan yabancı maddeler ve vücudun kendi yaşlanmış hücreleri ve kanser hücrelerini de ortadan kaldırır. |
İmmün sistemin hücresel ve sistemik düzeyde işleyişini kavrayabilmeli |
İmmün Sistem Fizyopatolojisi
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
13 |
Dr. Öğr. Üy. Faik Özdengül |
İmmün sistemin en önemli işlevi patojen olarak adlandırılan hastalık oluşturma yeteneğine sahip organizmaların tanınıp yok edilmesidir. Hem enfeksiyonlara karşı koruma sağlar hem de mikrobik olmayan yabancı maddeler ve vücudun kendi yaşlanmış hücreleri ve kanser hücrelerini de ortadan kaldırır. |
İmmün sistemin hücresel ve sistemik düzeyde işleyişini kavrayabilmeli |
Fizyoloji Laboratuvar Pratiği 1/2
|
2 |
Preklinik (Pratik) |
51 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
Hematokrit Tayini |
Hematokrit Tayini |
Fizyoloji Laboratuvar Pratiği 2/2
|
2 |
Preklinik (Pratik) |
52 |
Doç. Dr. Zülfikare Işık Solak Görmüş |
Kan Grupları, Kanama ve Pıhtılaşma Tayini |
Kan Grupları, Kanama ve Pıhtılaşma Tayini |
Sinaps fizyolojisi
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Sinyalin bir hücreden diğer hücreye iletildiği fizyolojik yapılar olan sinapslar elektriksel ve kimyasal olarak iki türlüdür. Kalp kası, düz kaslar ve az sayıda da merkezi sinir sisteminde bulunan elektriksel sinapslarda sinyal iki hücre arasında birçok noktada her iki yöne doğru iletilebilir. Elektriksel sinapslarda iyon geçişleri hücrelerin aktivitesi düzenlerken, kimyasal sinapslarda nörotransmitterler sinyal iletimini sağlar. Kimyasal sinapslar nöro-nöronal, nöro-musküler ve nöro-efektör kavşaklarda yer alır. Organizmada, assetilkolin, GABA, glutamat, norepinefrin, serotonin gibi küçük moleküllü nörotransmitterler yanında, nöropeptitler ve nitrik oksit gibi farklı yapı ve özellikte 100 dolayında nörotransmitter bulunmaktadır. |
Sinaptik iletide rol oynayan mekanizmaları açıklar, kimyasal ve elektriksel sinaps işlevlerini karşılaştırır. |
Fizyolojiye giriş ve homeostaz, Fizyolojik düzenleme mekanizmaları
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Organizmada iç ortamın sabit ve değişmez olması anlamına gelen homeostaz, ekstraselüler sıvıdaki maddelerin fizyolojik sınırlarda tutulmasıdır. Homeostazın korunması sistemlerin işlevsel olmasına bağlıdır. Homeostazın bozulması fizyolojik düzenleme mekanizmalarını aktifleştirerek işlevlerin normal düzeyine ulaşmasını sağlar. Bu düzenlemede özellikle "pozitif ve negatif geri besleme" yanında, olası normalden sapmayı önceden düzeltme yeteneğinde olan "ileri beslemeli düzenleme mekanizmaları" görev almaktadır. |
Organizmadaki molekülden sistemlere kadar tüm seviyelerdeki işlevleri genel anlamda tanımlar, homeostazın korunmasında etkili olan faktörleri belirtir ve fizyolojik düzenlemede geri besleme mekanizmalarını açıklar. |
Hücre zarı fizyolojisi, Membrandan geçişler
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Hücre zarı başta protein yapılar olmak üzere çift katlı lipit tabakadan oluşmuştur. Lipitlerin ana maddesi hem hidrofilik hem de hidrofobik bölgeler içeren amfipatik koleküller olan fosfolipitlerdir. Mebrandaki integral proteinler suyun ve suda çözünen moleküllerin difüzyonunu sağlayan iyon kanallarını oluştururken, bazıları da taşıyıcı protein ve reseptör gibi özelliklere sahiptir. basit difüzyon konsantrasyon gradiyenti sonucu maddelerin zardan taşınmasıyken, kolaylaştırılmış difüzyonda bu konsantrasyon farkı sonucu taşıyıcı bir proteinle madde difüzyonu sağlanır. Primer aktif taşımanın en önemli örneği, 3 sodyumu hücre dışına ve 2 potasyumu hücre içine ATP harcayarak taşıyan sodyum potasyum pompasıdır. Sekonder aktif taşımada ise primer aktif taşımayla sağlanan sodyum gradienti sayesinde, Na transportuyla birlikte glikoz, aminoaitler, kalsiyum ve hidrojen hücre içine veya hücre dışına taşınmaktadır. |
Sitoplazma zarını oluşturan protein, lipit ve karbonhidrat yapılarını tanır, zardan difüzyon ve aktif taşıma mekanizmalarını örneklerle açıklar. |
Hücrelerarası haberleşme
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Organizmadaki 200'den farklı yapıdaki yaklaşık 100 trilyon hücrede, parakrin faktörler, nörotransmitterler, hormonlar, sitokinler vb. haberci kimyasal moleküllerler aracılığıyla hücresel işlevler düzenlenir. Nitrik oksit gibi parakrin moleküller difüzyonla yakın bölgede bulunan komşu hücrelerin işlevlerini değiştirirler. Nörotransmitterler sinir hücrelerinden salgılanarak sinapslarda sinyali diğer bir nörona, kas veya salgı hücresine ileterek bu hücrelerin fonksiyonlarını kontrol ederler. Hormonlar kan yoluyla tüm vücuda dağılarak hedef hücre işlevlerini düzenlerler. |
Otokrin, parakrin, endokrin, nörokrin ve nöroendokrin haberleşme mekanizmalarını örneklendirerek tanımlar. |
Hücre içi sinyalleşme
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Hücre zarında fizyolojik olarak öneme sahip olan ligant kapılı, enzim bağlantılı ve G proteini eşlenik reseptörler yer almaktadır. Steroit hormonlar gibi lipitte çözünen bazı haberciler ise hücre içi reseptörlere sahiptir. Membran reseptörüne bağlanan hormonlar veya nörotranmitterlerin önemli bir etkisi hücre içindeki ikinci haberci sistemleri çoğunlukla aktive etmeleri bazen de inhibi etmeleridir. Bu ikinci haberciler cAMP, cGMP, diaçil gliserol, inozitol üç fosfat, araşidonik asit ve kalsiyum'dur. |
Hücre membranında veya hücre içinde bulunan reseptör türlerini tanımlar ve hücre içi ikinci haberci sistemleri açıklar. |
Hücre zarı fizyolojisi, Membrandan geçişler
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Hücre zarı başta protein yapılar olmak üzere çift katlı lipit tabakadan oluşmuştur. Lipitlerin ana maddesi hem hidrofilik hem de hidrofobik bölgeler içeren amfipatik koleküller olan fosfolipitlerdir. Mebrandaki integral proteinler suyun ve suda çözünen moleküllerin difüzyonunu sağlayan iyon kanallarını oluştururken, bazıları da taşıyıcı protein ve reseptör gibi özelliklere sahiptir. basit difüzyon konsantrasyon gradiyenti sonucu maddelerin zardan taşınmasıyken, kolaylaştırılmış difüzyonda bu konsantrasyon farkı sonucu taşıyıcı bir proteinle madde difüzyonu sağlanır. Primer aktif taşımanın en önemli örneği, 3 sodyumu hücre dışına ve 2 potasyumu hücre içine ATP harcayarak taşıyan sodyum potasyum pompasıdır. Sekonder aktif taşımada ise primer aktif taşımayla sağlanan sodyum gradienti sayesinde, Na transportuyla birlikte glikoz, aminoaitler, kalsiyum ve hidrojen hücre içine veya hücre dışına taşınmaktadır. |
Sitoplazma zarını oluşturan protein, lipit ve karbonhidrat yapılarını tanır, zardan difüzyon ve aktif taşıma mekanizmalarını örneklerle açıklar. |
Membran potansiyelleri
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Nöronlar ve kaslarda dinlenim zar potansiyelinin oluşmasında Na+ ve K+ sızma kanallarının yanısıra Na+-K+ pompası rol oynar. Aksiyon potansiyeli voltaj aktiveli Na kanallarının açılmasıyla meydana gelen depolarizasyon ve voltaj aktiveli K+ kanallarının açılmasıyla oluşan repolarizasyon dalgalarıyla karakterizedir. Kalp kası ve düz kasarda ise kalsiyum kanallarının açılmasıyla hücre içine giren kalsiyum iyonları aksiyon potansiyelini oluşturur. |
Dinlenim zar potansiyelini oluşturan faktörleri ve aksiyon potansiyel mekanizmalarını açıklar. |
Hücre içi sinyalleşme
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Hücre zarında fizyolojik olarak öneme sahip olan ligant kapılı, enzim bağlantılı ve G proteini eşlenik reseptörler yer almaktadır. Steroit hormonlar gibi lipitte çözünen bazı haberciler ise hücre içi reseptörlere sahiptir. Membran reseptörüne bağlanan hormonlar veya nörotranmitterlerin önemli bir etkisi hücre içindeki ikinci haberci sistemleri çoğunlukla aktive etmeleri bazen de inhibi etmeleridir. Bu ikinci haberciler cAMP, cGMP, diaçil gliserol, inozitol üç fosfat, araşidonik asit ve kalsiyum'dur. |
Hücre membranında veya hücre içinde bulunan reseptör türlerini tanımlar ve hücre içi ikinci haberci sistemleri açıklar. |
Hücrelerarası haberleşme
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Organizmadaki 200'den farklı yapıdaki yaklaşık 100 trilyon hücrede, parakrin faktörler, nörotransmitterler, hormonlar, sitokinler vb. haberci kimyasal moleküllerler aracılığıyla hücresel işlevler düzenlenir. Nitrik oksit gibi parakrin moleküller difüzyonla yakın bölgede bulunan komşu hücrelerin işlevlerini değiştirirler. Nörotransmitterler sinir hücrelerinden salgılanarak sinapslarda sinyali diğer bir nörona, kas veya salgı hücresine ileterek bu hücrelerin fonksiyonlarını kontrol ederler. Hormonlar kan yoluyla tüm vücuda dağılarak hedef hücre işlevlerini düzenlerler. |
Otokrin, parakrin, endokrin, nörokrin ve nöroendokrin haberleşme mekanizmalarını örneklendirerek tanımlar. |
Fizyolojiye giriş ve homeostaz, Fizyolojik düzenleme mekanizmaları
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Organizmada iç ortamın sabit ve değişmez olması anlamına gelen homeostaz, ekstraselüler sıvıdaki maddelerin fizyolojik sınırlarda tutulmasıdır. Homeostazın korunması sistemlerin işlevsel olmasına bağlıdır. Homeostazın bozulması fizyolojik düzenleme mekanizmalarını aktifleştirerek işlevlerin normal düzeyine ulaşmasını sağlar. Bu düzenlemede özellikle "pozitif ve negatif geri besleme" yanında, olası normalden sapmayı önceden düzeltme yeteneğinde olan "ileri beslemeli düzenleme mekanizmaları" görev almaktadır. |
Organizmadaki molekülden sistemlere kadar tüm seviyelerdeki işlevleri genel anlamda tanımlar, homeostazın korunmasında etkili olan faktörleri belirtir ve fizyolojik düzenlemede geri besleme mekanizmalarını açıklar. |
Sistemler fizyolojisi
|
2 |
Preklinik (Teorik) |
100 |
Prof. Dr. Selim Kutlu |
Vücudumuzdaki fizyolojik sistemler ilgili oldukları işlevleri yerine getirerek homeostaza katkı yaparlar. Sinir sistemi ve endokrin sistem organizmadaki hemen hemen bütün organ ve sistem fonksiyonlarını bu organ ve sistemlerden gelen bilgileri entegre ederek düzenler. Kalp ve damarlar kanın bütün dokulara ulaşmasını sağlarlar. Sindirim sistemi hücrelerin ihtiyaç duyduğu besinleri ve suuy sağlar. Boşaltım sistemi kan basıncını ve sıvı elektrolit dengesini düzenlereken zararlı maddeleri idrar yoluyla ekskrete eder. Solunum sistemi hücrelere oksijen sağlarken metabolizma sonucu oluşan karbondioksiti uzaklaştırır. İmmün sistem vücut içi veya vücut dışı kaynaklı zararlı hücreleri ve maddeleri ortadan kaldırır. |
Fizyolojik sistemlerin işleyiş mekanizmalarını ve birbirleriyle ilişkilerini açıklar. |